-
1 inhale
içine çekmek -
2 вдыхать
-
3 sop up
içine çekmek, emmek, çekmek* * *em -
4 swallow up
içine çekmek, harcamak, bitirmek, tüketmek* * *bütün bütün yut* * *(to cause to disappear completely: She was swallowed up in the crowd.) yutmak -
5 inhalieren
içine çekmek (dumanı) -
6 engulf
içine çekmek, yutmak, yok etmek -
7 مص
Iمَصّ1. emmekAnlamı: dudak, dil ve soluk yardımıyla bir şeyi içine çekmek2. soğurmakAnlamı: içine çekmek3. absorpsiyonAnlamı: emme hâliIIمَصَّ1. höpürdetmekAnlamı: bir şeyi içerken ses çıkarmak2. hopurdatmakAnlamı: bir şeyi içerken ses çıkarmak3. emmekAnlamı: dudak, dil ve soluk yardımıyla bir şeyi içine çekmek4. massetmekAnlamı: emmek5. soğurmakAnlamı: içine çekmek -
8 suck
n. emme, emiş, emilen şey, anne sütü, yudum, içim, girdap, anafor, yağcı————————v. emmek, soğurmak, içine çekmek, çekmek, nefes çekmek, özümlemek, sağlamak, elde etmek, sızdırmak, emme sesi çıkarmak, su yerine hava çekmek (tulumba)* * *em* * *1. verb1) (to draw liquid etc into the mouth: As soon as they are born, young animals learn to suck (milk from their mothers); She sucked up the lemonade through a straw.) emmek2) (to hold something between the lips or inside the mouth, as though drawing liquid from it: I told him to take the sweet out of his mouth, but he just went on sucking; He sucked the end of his pencil.) emmek3) (to pull or draw in a particular direction with a sucking or similar action: The vacuum cleaner sucked up all the dirt from the carpet; A plant sucks up moisture from the soil.) emmek, içine çekmek4) ((American) (slang) to be awful, boring, disgusting etc: Her singing sucks; This job sucks.) bir boka benzememek2. noun(an act of sucking: I gave him a suck of my lollipop.) emme- sucker- suck up to -
9 saugen
saugen <saugt, sog o saugte, gesogen> ['zaʊgən]1. o gesaugtII vt1) (ein\saugen) emmek ( aus -den)2) (auf\saugen) içine çekmek, soğurmakIII vrsich \saugen1) ( eingesaugt werden) içine geçmek;der Wein saugt sich in den Stoff şarap kumaşın içine geçiyor2) ( in sich aufnehmen) çekmek, içine almak2. vi, vt; (staub\saugen) toz almak, tozunu almak(-in);der Staubsauger saugt gut elektrik süpürgesi iyi çekiyor -
10 втягивать
içeri çekmek; sürüklemek (bir şeye/işe),bulaştırmak (bir işe)* * *несов.; сов. - втяну́ть1) (içeri) çekmek (внутрь чего-л.); (çeke çeke) kaldırmak ( наверх)втяну́ть го́лову в пле́чи — boynunu (omuzlarının) içine çekmek
3) перен., разг. sürüklemek; bulaştırmak ( впутывать)втя́гивать в войну́ — savaşa sürüklemek
втя́гивать кого-л. в рабо́ту — işe katılmasını sağlamak
-
11 inhale
v. içine çekmek, nefes almak, solumak, soluk almak, nefes çekmek, iç çekmek, çekmek* * *1. içine çek 2. teneffüs et* * *[in'heil](to breathe in: He inhaled deeply; It is very unpleasant to have to inhale the smoke from other people's cigarettes.) nefes almak- inhaler -
12 einziehen
ein|ziehen1) ( beziehen) taşınmak (in -e)2) ( Einzug halten) girmek (in -e);ins Parlament \einziehen parlamentoya girmekII vt2) ( Segel, Flagge) indirmek; ( Fahrgestell) toplamak; ( Kopf) çekmek; ( Bauch) içine çekmek; ( Fühler, Krallen) geri çekmek; ( Papier) çekmek;den Schwanz \einziehen (a. fig) kuyruğunu apış arasına almak4) ( beschlagnahmen) el koymak (-e), müsadere etmek; ( Führerschein) geri almak; ( Geld) müsadere etmek6) ( Rekruten) celp etmek, silah altına almak7) ( Erkundigungen) toplamak -
13 вбирать
içmek,emmek,içine çekmek* * *несов.; сов. - вобра́ть -
14 затягивать
sıkmak; kaplamak; içine çekmek; uzatmak,geciktirmek* * *I несов.; сов. - затяну́ть I1) sıkmakзатя́гивать реме́нь — kayışını sıkmak
затяну́ть по́яс (поту́же) — перен. kemeri sıkmak
2) kaplamakне́бо затя́нуто ту́чами — gök kara bulutlarla kapanık / kaplı
бе́рег затяну́ло тума́ном — kıyı sislendi / sise büründü
3) безл.ра́ну затяну́ло — yara kabuk bağladı
4) ( засасывать) içine çekmek5) uzatmak; geciktirmekзатя́гивать с отве́том — cevabı geciktirmek
затяну́ть собра́ние — toplantıyı uzatmak
II несов.; сов. - затяну́ть IIзатя́гивать де́ло — işi sürüncemede bırakmak
( песню) söylemeye başlamak; tutturmak -
15 imbibe
v. içine çekmek, içmek, kapmak, öğrenmek, kafa çekmek* * *içine çek -
16 امتص
اِمْتَصَّ1. hopurdatmakAnlamı: bir şeyi içerken ses çıkarmak2. höpürdetmekAnlamı: bir şeyi içerken ses çıkarmak3. emmekAnlamı: dudak, dil ve soluk yardımıyla bir şeyi içine çekmek4. soğurmakAnlamı: içine çekmek -
17 respirer
Iv isolumakIIv tsoluk almak, içine çekmek -
18 затягиваться
несов.; сов. - затяну́ться1) ( об узле) sıkıca bağlanmakзатя́гиваться ремнём — kayışını sıkmak
затя́гиваться льдо́м (о жидкости) — buz bağlamak
3) ( о ране) kapanmak; kaynamak; kabuk bağlamak4) uzamak; sürüncemede kalmakбесе́да затяну́лась — söyleşi uzadı
затяну́вшаяся тя́жба — sürüp giden uzun bir dava
5) nefes çekmekзатя́гиваться сигаре́той — sigaranın dumanını içine çekmek
затяну́ться сигаре́той — sigaradan bir nefes çekmek
-
19 suck in
v. emmek, içine çekmek, özümlemek* * *içine çek -
20 შეწოვა
f.emmek, içine çekmeki.emme, içine çekme
См. также в других словарях:
içine çekmek — 1) soluk almak 2) mec. bilincine varmak, anlamak Bu barut kokulu alçaklık ve zorbalık havasını uzun uzun, derin derin içine çekti. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
çekmek — i, e, er 1) Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek Hepsi iskemleleri çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya hazırlanıyorlardı. R. N. Güntekin 2) Taşıtı bir yere bırakmak, koymak 3) Germek İpi çekmek. 4) İçine almak, emmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
nefes çekmek — 1) sigara veya başka bir şeyin dumanını içine çekmek Ramazan sigarasının izmaritinden birkaç nefes çekti. Ç. Altan 2) esrar içmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kürek çekmek — deniz teknesini yürütmek için küreği kullanmak Sandalın içine hızla atıldıktan sonra kürekleri var kuvvetiyle çekerek meskûn adanın kömür iskelesine yanaştı. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
su çekmek — 1) içine su almak 2) alçak bir yerden tulumba vb. ile su çıkarmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
höpletmek — içine çekmek … Beypazari ağzindan sözcükler
iç — is. 1) Herhangi bir durumun, cismin veya alanın sınırları arasında bulunan bir yer, dâhil, dış karşıtı Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir. Ç. Altan 2) Oyuk şeylerin boşluğu 3) Cisimlerin yüzeyleri arasında kalan her nokta Tahtanın içi… … Çağatay Osmanlı Sözlük
almak — i, ır 1) Bir şeyi elle veya başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. N. Cumalı 2) i, den Bir şeyi veya kimseyi bulunduğu yerden ayırmak Çocuğu okuldan aldı. 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
emmek — i, er 1) Dudak, dil ve soluk yardımıyla bir şeyi içine çekmek, somurmak Çanağımdaki köpüklü sütü emer gibi içeceğim. S. F. Abasıyanık 2) Tükürük yardımıyla eriterek içine çekmek Yengemin verdiği karanfili dişlerimle ezip emerek odaya giriyorum. Y … Çağatay Osmanlı Sözlük
soğurmak — i 1) Bir madde, bir sıvıyı içine çekmek 2) fiz. Katı veya sıvı bir madde soğurma yoluyla bir gazı içine almak, emmek, massetmek, absorbe etmek Siyah yüzeyler ışık enerjisini soğurup ısıl enerji durumuna getirirler … Çağatay Osmanlı Sözlük
içmek — i, er 1) Bir sıvıyı ağza alıp yutmak Bir oluktan buz gibi bir su içtik. S. F. Abasıyanık 2) Sigara, nargile vb.nin dumanını içe çekmek Evinden pek seyrek zamanlarda içtiği nargilesini istedi. H. E. Adıvar 3) Bir şey, bir sıvıyı içine çekmek,… … Çağatay Osmanlı Sözlük